1/11/2016

V Harfli Anlamı Güzel Yeni Doğan Erkek Bebeler İçin Arapça İsim

  Hiç yorum yok
V Harfli Anlamı Güzel Yeni Doğan Erkek Bebeler İçin Arapça İsim
Yeni Doğan Erkek Bebek İçin V Harfli Arapça İsim Mana ve Anlamı

Başı V Harfi Olan Erkek Bebekler İçin Arapça Kökenli Hangi İsimler Var Mana ve Anlamı Nedir?

VABİL: İri damlalı yağmur.
VACİB: Dini bakımdan terkedilmesi doğru ve uygun olmayan, kesinlik bakımından farzdan sonra gelen, Çok lüzumlu, bırakılması mümkün olmayan zaruri.
VACİD: Yaratan, meydana çıkaran.
VAFİ: Yeter, tam. Sözünde duran, sözünün eri.
VAFİD: Elçi, temsilci, rasul.
VAFİR: Çok, bol.
VAHA: Çöllerin su bulunan kesimlerinde oluşan bitkili alan.
VAHAB: Bağışlayan, ihsan eden.
VAHAT: Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yerlVahalar.
VAHDEDDİN: Dinin tekliği, birliği.
VAHDET: Yalnızlık, teklik, birlik, Allah'ı birlemek, şirkten uzaklaşmak, Hakimiyet ve teşri'i yalnız Allah'a ait olarak görmek.
VAHİB: Bağışlayan, bağışlayıcı.
VAHİD: Bir, tek, yalnız. Allah'ın sıfatlarındandır.
VAHİDDİN: Tek din, dinin tekliği.
VAİD: Birini iyiliğe sevk ve kötülükten uzaklaştırmak için korkutma, yıldırma.
VAİL: Sığınan, kurtulan.
VAİZ: Dinsel öğütlerde bulunan kimse.
VAKAR: Ağırbaşlılık, haysiyetini koruma, temkin sabır, heybet.
VAKİ: Vuku bulan, olan, düşen, olagelen, rastlayan, Geçen, geçmiş olan.
VAKIF: Bir şeyi elde eden, bir işten haberli olan, Duran, ayakta duran. Arafat'ta vakfe yapan.
VAKKAS: Okçu, savaşçı. Sahabe isimlerindendir.
VAKUR: Ağırbaşlı, temkinli.
VALİ: Bir vilayeti idare eden en büyük memur.
VATAN: Yurt, ülke.
VASSAF: Niteliklerini bildirerek anlatan ya da öven. Vassaf el Hazrat. İranlı tarihçi, yazar.
VARİD: Gelen, vasıl olan, erişen, Bir şey hakkında çıkan, söylenen.
VASIK: Güvenilen, emin, mutemed. Abbasi halifelerinden birinin unvanı.
VARAKA: Tek yaprak, tek kağıt. Yazılı kağıt, İlk vahyin gelmesi üzerine Hz. Hatice'nin Hz. Peygamber'i alıp götürdüğü meşhur kişi: Varaka b. Nevfel, Varaka ile Gülşah hikayesinin erkek kahramanı.
VAMIK: Seven, aşık, Vamık ile Azra öyküsünün erkek kahramanı.
VALİH: Şaşakalmış, hayret etmiş, hayran.
VÂSIF: Vasfeden, vasıflandıran. Bir kimse veya şeyi başkalarından ayıran kendine has hal, nitelik hususiyet, Bir şeyin mahiyeti, sıfatı, tabiatı, karakteri ile bunların tarif ve sayılması.
VASIL: Ulaşan, kavuşan, yetişen.
VASFİ: Vasıfla ilgili, vasfa ait. Nitelikli.
VASSAL: Vasleden, ulaştıran, birleştiren, Sayfalan yapışan, eski yazılı bir kitabın sayfalarını ayıran sanatkar.
VAZAH: Beyaz, güzel yüzlü adam.
VEFRET: Çokluk, bolluk. .
VEFİ: Vefalı, bağlı, Tam, mükemmel, eksiksiz.
VEFİR: Çok, bol.
VEFİK: Uygun, muvafık, arkadaş, yoldaş, aynı fikirde olan. Ahmed Vefik Paşa.
VEDÎATULLAH: Allah'ın emaneti, dini. Kadınlar da Allah'ın emaneti olarak nitelenmişlerdir.
VEDAT:  Sevgi, dostluk.
VECİHİ: Güzellik, hoşluk, uygunlukla ilgili, Bir kavmin önderi, şeref ve mevki sahibi.
VECİZ: Kısa, derli toplu.
VEDİ: Başkasının malını saklamakla görevli kimse.
VEDİD: Dost, sevgisi çok olan.
VEFA: Sözünü yerine getirme, sözünde durma, borcunu ödeme, Sevgi, dostluk ve bağlılıkta sebat. Yetme yetişme; ömrü vefa etmedi.
VEHBİ: Allah'ın ihsanı sonucu olan. Allah vergisi, fıtri.
VEHHAC: Çok parıltı. Çok alevli.
VEHB: Bağışlama, bağış, vergi. Vehb b. Münebbih: Kitabü'l-Kader'in müellifi.
VEKİL: Başkasının yerine ve adına hareket eden veya konuşan, Asıl vazifelinin yerine çalışan, bir vazifeyi geçici olarak idare eden, Hükümet üyesi olan kimse, bakan, nazır, Kur'an'da Allah'ın ismi olarak da geçmektedir.
VEKKAD: Parlak, aydınlık, ışıklı.
VELA: Yakınlık, sahiplik. Efendisinin, azat ettiği köle ve cariyesi ile olan münasebeti ve onlar üzerindeki hakkı.
VERDİ: Güle ait, gül ile ilgili.
VEMİZ: Bulut arasından görünen ışık.
VELİYULLAH: Allah'ın sevgili kulu. Allah'a teslim olmuş, onun hakimiyet ve sultasının dışında hakimiyet ve sulta tanımayan. Yalnızca Allah'ı, rasulünü ve mü'minleri dost edinen.
VELİCAN: Candan, dost, yakın.
VELADET: Doğuş, dünyaya gelmek, ortaya çıkmak.
VELİD: Yeni doğmuş çocuk. Erkek çocuk, köle. Sahabe isimlerindendir.
VELİYÜDDİN: Dinin sahibi. Dinin dostu.
VELU: Bir şeye fazla düşkün olan.
VERKA: Yabani güvercin, üveyik, Açık, boz renk.
VERRAK: Kağıtçı. Ünlü Arap kelam bilgini: Ebu İsa Muhammed b. Harun el-Verrak.
VİSALİ: Kavuşma, ulaşma ile ilgili.
VİDAD: Sevme, sevgi. Dostluk.
VEZİR: Osmanlı devletinde, askeri ve idari en yüksek derece olan vezirlik rütbesinde olan kimse.
VEYSEL: Aslı Üveys'tir. Kurt anlamında. Veysel Karanı: Raşid halifeler döneminde Şam'dan Medine'ye gelerek yaşamış, Medine-i Münevvere'de itibarlı bir hayat sürmüş. Hadis-i şeriflerde övülmüş meşhur veli. Sıffin savaşında şehid olduğu söylenir.
VESİM: Güzel yüzlü.
VESİK: Çok sağlam, güçlü.
VERŞAN: Çevreye şan ver, ünlen, ünlü ol.
VESAMET: Güzellik, güzel olma.
VEYSİ: Yoksul, muhtaç. Veysi: Türk şair, yazar.
VİSAM: Damgalı, nişanlı.
VUSKA: Çok sağlam, pek kuvvetli, Urvetul Vuska (Pek sağlam kulp) müslümanlık.
VECAHEDDİN: Dinin yüceliği, onuru.
VECDET: Zenginlik, varsallık.
VECDİ: Coşkunlukla ilgili, coşkunlukla oluşan.
VECHİ: Yüzle ilgili, yüze ait.
VECİD: Bir şeyin güzelliği karşısında kendini kaybedecek dereceye gelmek, coşkulanmak, Tanrı sevgisinden dolayı duyulan coşkunluk, sevinç.
VECİH: Yüz, çehre, Tarz, üslup, Sebeb, vesile.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder