12/24/2015

Arapça Anlamı Güzel S Harfiyle Başlayan Yeni Doğan Kız İsimleri

  Hiç yorum yok
s harfiyle güzel kız isimleri
En Güzel Manalı S Harfiyle Başlayan Yeni Doğmuş Kız Bebeklere İsim

Kız Bebekler İçin S Harfiyle Başlayan Arapça Hangi İsimler Var Manası Nedir?
SAADET: Mutluluk, kutluluk, bahtiyarlık.
SABAH: Gündüzün ilk saatleri, günün başlangıcı.
SABÂHAT: Güzellik, letafet.
SABAHNUR: Sabah ışığı, aydınlığı.
SABBAR: Çok sabırlı, Atlas çiçeği.
SABİA: Yedinci.
SABİHA: Güzel, latif, şirin.
SABİHAT: Gemiler, Yıldızlar, İmanlıların ruhları.
SÂBİRE: Sabreden, tahammül eden, Katlanan sabırlı, Acele etmeyen.
SABİTE: Hareket etmeyen yıldız, gezegen olmayan yıldız, Matematik formülünde değeri değişmeyen miktar.
SABİYE: Küçük kız çocuğu, küçük kız.
SABRİNNİSA: Kadınların sabırlısı.
SABRİYE: Sabırla ilgili, sabra ilişkin.
SACİDE: Secde eden, alnını yere koyan.
SADA: Ses, yankı.
SADAKAT: Dostluk, içten bağlılık, doğruluk, vefalılık.
SADEYN: İki uğurlular, Venüs (Zühre) ile Jüpiter (Müşteri) gezegenleri.
SÂDIKA: Doğru gerçek hakiki, yalan olmayan, sahte olmayan. Sadakatli, samimi, bağlı.
SADİYE: Altıncı.
SADRİYE: Göğüsle ilgili, göğse ait, Anneye nisbetle çocuk.
SAFİHA: Yassı düz ve geniş yüz, levha. Levha halinde bulunan maden, saç.
SAFİNUR: Çok nurlu, çok aydınlık, temiz kimse.
SAFİRE: İnce güzel ses, Islık.
SAFİYE: Katışıksız, katıksız, halis, temiz. Saflık, halislik.
SAFİYET: Saflık, temizlik, masumluk.
SAHABET: Sahip çıkma. Koruma, arka olma, yardım etme.
SAHBA: Al, kızıl, Şarap, kırmızı şarap.
SAHİBE: Sahip. Koruyan, gözeten, Bir iş yapmış olan, Herhangi bir niteliği olan.
SAHİL: Deniz, nehir, göl kıyısı.
ŞAHİNE: Kadın, Sık. Katı, pek.
SAHİRE: Geceleri uyumayan, uykusuz, Büyücü, büyüleyici güzel.
SAHRA: Kır, ova, çöl.
SAİDE: Mübarek, kutlu, uğurlu. Mübarek, mesut. Sevap kazanmış, Allah katında makbul tutulmuş. Sahabe isimlerinden
SAİKA: Sevk eden, götüren. Süren sürücü.
SÂİME: Oruç tutan kimse, oruçlu.
SAİRE: Seyreden, hareket eden, yürüyen.
SAKIBA: Parlak, ışıklı, Delen, delik açan.
SAKİNE: Hareketsiz, kımıltısız, durgun. Sessiz, Heyecanı veya kızgınlığı olmayan.
SALABET: Peklik, katılık, sağlamlık, Manevi kuvvet, dayanma.
SÂLİHA: Dinin emir ve yasaklarına uyan, iyi ahlak sahibi (kadın).
SALİME: Hasta veya sakat olmayan, sağlam, Ayıpsız, kusursuz, noksansız, Korkusuz, endişesiz, emin, Aruzda cüzlerinden hiçbiri zihafa uğramayan vezin.
SALİSE: Üçüncü, Saniyenin altmışta biri, Binbaşılık derecesinde mülki rütbe.
SAMAHAT: Cömertlik, el açıklığı, iyilikseverlik.
SÂMİA: İşitme duygusu, hissi.
SAMİME: Bir şeyin merkezi, içi, asli kısmı.
SAMİRE: Meyveli, meyva veren.
SAMİYE: Yüksek, yüce.
SÂNAHÂT: Çok düşünmeden fikre doğan, akla gelen şeyler.
SANAT: Sanat, ustalık, hüner, marifet.
SANEVBER: Çam fıstığı. Çam fıstığı kozalağı, Sevgilinin boyu posu.
SANİA: Düzme, uydurma iş, tuzak, hile.
SANİHA: Zihin ve düşüncede oluşup çıkan, fikre doğan.
SANİYE: Bir dakikanın veya derecenin altmışta biri, İkinci derecede mülki rütbe.
SARAHAT: Açıklık, ibarede açıklık.
SARİFE: Sarfeden, harcayan. Değiştiren.
SARİHA: Açık, meydanda. Belli, hüveyda, Saf, halis. Saf, halis Arap kanı at.
SÂRİME: Keskin, kesici.
SARRA: Sevindirici, sevinçli.
SAYFİYYE: Yazlık, yazlık ev.
SEBA: Yedi. İslam öncesi Sami ve Arap kavimleri yedi sayısının kutsal bir nitelik taşıdığına inanırlardı, yedi sayısı.
SEBAHAT: Güzellik, letafet.
SEBİL: Yol, büyük cadde, Su dağıtılan yer. Hayır için parasız dağıtılan su.
SEBLA: Uzun, kirpikli göz.
SEDA: Ses. Yankı.
SEDACET: Sadelik.
SEDEF: Bazı deniz hayvanlarının sert, beyaz ve parlak kabuğu, Bu kabuktan yapılmış veya süslenmiş eşya.
SEFİNE: Vapur, gemi, Uzayın güney yarımı.
SEHÂB: Bulut, Karanlık, Bulut gibi uçan böcekler.
SEHÂBE: Tek bulut.
SEHER: Sabahın gün doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı.
SEHHARE: Çok güzel, büyüleyici kadın.
SEHLE: Yumuşak, Kolay, Taze, körpe. Habeşistana hicret eden kadın sahabelerden.
SEKİNE: Sakin olma, sükunet. Huzur, gönül rahatlığı.
SELAMET: Esenlik. Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde olma. Kurtulma, kurtuluş.
SELİKA: Güzel konuşma ve yazma kabiliyeti.
SELİLE: Yeni doğmuş ilk kız çocuğu.
SELİME: Kusuru, noksanı olmayan, sağlam, doğru, Tehlikesiz, zararsız, kurtulmuş, Temiz, samimi.
SELLEM: Selamete erdirsin manasıyla dualarda geçen.
SELMA: Barış içinde bulunma, huzur, erinç, Güzel, hoş kadın.
SELMİN: Barış yanlısı, barış ve sevgi duygusuyla dolu.
SELSAL: Tatlı, lezzetli, hafif su.
SELSEBİL: Tatlı ve hafif su, Cennette bir çeşmenin adı.
SELVA: Bal, Büyük bıldırcın. Tih çölünde bulundukları sürece, israiloğullarına Allah tarafından kudret helvasıyla birlikte, karınlarını doyurmak için gönderilen kuş, (İsp.) Ekvator da sık balta girmemiş orman
SELVET: Gönül rahatı.
SEMA: İşitme, duyma. Musiki dinleme, Gökyüzü, Felek, Mevlevilikte musiki eşliğinde icra edilen dönme hareketi.
SEMAHAT: Cömertlik, el açıklığı, iyilikseverlik.
SEMANİYE: Sekiz. İşiterek. Dinleyerek.
SEMÂVÂT: Gökler.
SEMERAT: Yemişler, meyveler. Faydalar, verimler, Neticeler, Devlete ait mülklerden alınan vergiler.
SEMİHA: Eli açık, cömert.
SEMİNE: Pahalı, kıymetli. Çok değerli.
SEMİRE: Arkadaş, Nitelikli, Yamaç, dağ silsilesi.
SEMRA: Esmer.
SEMURE: Çoğalan, zengin olan, meyve veren verimli. Ashabın kullandığı isimlerden.
SENA: Övgü ile ilgili, Şimşek parıltısı.
SENABİL: Başaklar.
SENAN: Işıklı, parlak.
SENEVÂT: Seneler, yıllar, sinin.
SENİHA: İnciler, süs, bezek.
SENİYE: Yüksek, yüce, ali, bülend.
SERAN: Işıklı, parlak.
SERİYE: Hz. Peygamber (s.a.s)in bulunmadığı küçük askeri birliklere verilen ad.
SERRA: Genişlik, kolaylık.
SERVET: Zenginlik, varlık. Zenginliği meydana getiren mal, mülk, para.
SEVBAN: Giyinen, kuşanan. Hz. Peygamberin azatlısının adı.
SEVDA: Bir şeye karşı hissedilen şiddetli arzu, Şiddetli sevgi, aşk, Aşırı istek, heves, Kara sevda, mali hülya, melankoli, Hüzün. İptila.
ŞEVDE: Siyah, esmer, esmer güzeli. Müminlerin annelerinden birisi Hz. Sevde.
SEYFİYE: Kılıçla ilgili kılıç şeklinde, Askerlikle ilgili. Askeri.
SEYHAN: Ürdünün ötesinde Hz. Musanın mezarının bulunduğu şehir, Adana ovasını yararak İskenderun körfezine dökülen nehir.
SEYLAN: Akma, akış.
SEYRAN: Gezme, bakıp seyretme.
SEYYÂL: Akan, akıcı, akışkan.
SEYYARE: Güneşin çevresinde belli bir eğri çizerek dolaşan yıldız, gezegen.
SEYYİDE: Muhterem kadın, Bir topluluğun ileri gelen kişisi, lider, Hz. Peygamberin soyundan olan kimse.
SIDIKA: Çok doğru, yalan söylemeyen. Hz. Aişe ve Hz. Meryemin lakabı.
SIDKİYE: İç yürek temizliğiyle doğrulukla ilgili.
SILA: Doğup büyüdüğü yere gidip ayrı kaldığı yakınlarına kavuşma.
SIRRİYE: Sırla ilgili, sırra ait, Mistik.
SIYANET: Koruma, korunma.
SİDRE: Arabistan kirazı.
SİKAYE: Su içecek kab. İçilecek suyun toplanması için yapılan yer.
ŞİKAYET: Birine içecek su verme vazifesi, Kabe sakalığı, Mekkede hacılara zemzem dağıtma işi.
SİVA: Başka, gayrı özge.
SİYADET: Efendilik, beylik, seyyidlik, sahiplik, Hz. Hasan vasıtasıyla Hz. Peygamber soyundan olma.
SOHBET: Görüşüp, konuşma, arkadaşlık.
SUAD: Mutlulukla, saadetle ilgili, mutlu. Sad isminin müennesidir.
SUBHİYE: Sabah vakti, şafak ile ilgili.
SUDİYE: Yararlı, faydalı, kazançlı.
SUĞRÂ: Daha, pek, en küçük.
SULBİYE: Birinin sulbünden gelme, kendi evladı, kızı.
SULEHÂ: Salih, iyi, yarar, selahiyet, günah işlemeyen.
SULHİYE: Barışa özgü, barışla ilgili, barışçı.
SULTAN: Padişah, hükümdar.
SÜEDA: Kutlu, uğurlu insanlar.
SÜHEYLA: Yumuşak, iyi huylu kadın.
SÜHUNET: Sıcaklık.
SÜKEYNE: Sessiz, sakin, ağırbaşlı, onurlu. Hz. Hüseyin (r.a.)in kızının adıdır.
SÜLVANE: Yüreğe ferahlık veren ruh, iç açıcı ilaç.
SÜMEYRE: Meyve çağlası, Kıvrılmış yaprak.
SÜMEYYE: İslamın ilk şehidi. Ammar b. Yasirin annesi ve ilk müslüman olan hanım sahabelerden.
SÜMRET: Esmerlik, karayağızlık.
SÜNDÜS: Eskiden altın veya gümüş tellerle nakışlı olarak dokunan bir çeşit ipekli kumaş. Kuranda cennet elbisesi anlamında geçer.
SÜNNETULLAH: Allahın koyduğu nizam.
SÜREYYA: Ülker yıldızı, pervin.
SAFİYE: Suçlunun bağışlanması için araya girip yalvaran kimse, İyileştiren, şifa veren, İnandırıcı, inandıran.
SEKİME: Dayanıklılık, dayanma, karşı koyma.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder